17 Temmuz 2008 Perşembe

alabalık



Alabalık, sadece lezzeti ile değil sağlıklı bir besin kaynağı ve tedavilerde kullanılan bir şifa kaynağı olarak da ün salmıştır. Alabalık "A" ve "D" vitaminleri ile iyod ve fosfor bakımından zengin olup, romatizmal ağrılar, adele ağrıları, felç gibi hastalıklara da iyi geldiğine inanılmaktadır. Alabalığın sirke ile yıkanarak pişirildiğinde beyin damarlarına iyi geldiği söylenmekte, diğer taraftan da yağ dokusunda bulunan omega-3 ile kalp dostu olduğu tüm dünya bilimadamlarınca teyid edilmektedir.


Alabalık avı, özellikle de dere alabalığını avlamak dünya çapında insanları peşinden sürükleyen keyifli bir uğraştır. Alabalığı yakalamak oldukça zor ve emek ister. Alabalık birçok tatlı su balığı gibi kendini hemen avcısına teslim etmez. Onun izini sürmeniz gerekir. Oltanızı yutması yakaladığınız anlamına gelmez, kurtulmak için kendini parçalayabilir. Oltadan kaçanın bir daha oltaya gelmesi de zor bir ihtimaldir. Rakip bu kadar dişli ve saygın olunca onun peşinden gitmek de o kadar keyifli ve eğlenceli olur. Ülkemizde de, alabalığın her yerde olduğu gibi, alabalık avı düşkünlerinin vazgeçemedikleri, tatillerinin ve istirahat günlerinin feda ettikleri bir küçük bir maceradır. Kimimiz olta ile kovalarız alabalığı, kimimiz ağlarla gecenin köründe tuzak kurarız soğuğa ve elverişsiz dere yamaçlarına aldırmaksızın. Biri kaçar diğeri kovalar yada biri bekler diğeri gelir. Ama her iki durumda da, biri heyecanla beklerken, diğeri her şeyden habersiz belki biraz mütereddit suda kayar tuzağa doğru.


Hiç yorum yok: